5 Şubat 2022’de Eskişehir’de Abdulkadir Ahmadi, sokak ortasında eşi ve kızını bıçakla yaraladı. O esnada üniversite sınavına hazırlanan Tolga Daşkıran ve arkadaşı Hüseyin Şahin, kadınların çığlıklarını duyup olaya müdahale etmek istedi. Çıkan arbedede şiddet uygulayan koca gençlerden Şahin’i ayak bileğinden bıçakladı, Daşkıran da Ahmadi’yi…
Dava geçtiğimiz hafta sonuçlandı. Karısını kızını ve olaya müdahale eden gençlerden birini bıçaklayan Abdulkadir Ahmadi 22 yıla kadar hapis cezası talebiyle yargılandığı davada, “iyi halden” yararlandırıldı ve 12 yılla kendini kurtardı.
Buna karşın olayı engellemeye çalışırken Ahmadi tarafından bıçaklanan Hüseyin Şahin 3 yıl 4 ay hapis cezası aldı. Tolga Daşkıran da olaya müdahale ederken bıçak kullandığı gerekçesiyle 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. İki genç tutuklanarak cezaevine gönderildi.
★ ★ ★
Sivil toplum örgütlerini bir tarafa bırakıyorum, bizzat devletin ve ilgili bakanlıkların ‘şiddete göz yummayın, sessiz kalmayın” kampanyaları, kamu vicdanını zedeleyen bu tür kararlarla hükümsüz kılınıyor. Adaletin ironisi de bu olsa gerek; suçla mücadeleye müdahale! Çünkü benzer bir olay, ilginç bir şekilde yine 5 Şubat 2020’de üniversite sınavına hazırlanan Kadir Şeker olayında da yaşandı. Şeker de bir kadının şiddete uğradığını düşünerek yardım etmek isterken, kadının erkek arkadaşının kendisine yönelen saldırısı karşısında panik ve korkuyla orantısız güç kullandı ve adamın ölümüne sebep oldu. Üniversite yerine cezaevine girdi ve 10 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.
★ ★ ★
Fakat biz sözlü müdahale edene de ceza veriyoruz.
2011 Şubat’ında Ankara’da yine sokak ortasında bir kadın eşi tarafından çocuğunun önünde dövülürken, karşı kaldırımda yürüyen iki akademisyen Cenk Yiğiter ve Hakan Mertcan ‘Ne oluyor hocam’ diye seslenerek olaya müdahale etmek istediler. Bütün müdahale bu. Buna rağmen saldırgan koca karşı kaldırıma geçerek, yanına gelen yeğeniyle birlikte iki akademisyene saldırdı. Yiğiter’in burnu üç yerden kırıldı. Akademisyenler şikayetçi oldu. Mahkeme Sedat Koç’a karısını dövdüğü için 5 ay hapis cezası verdi. Haksız tahrik indirimi uyguladı ve cezayı erteledi. Akademisyenlere ise 4 ay hapis cezası verdi bu cezayı da erteledi. Fakat 2021 de saldırgan koca, başka bir suç işledi. Buna rağmen akademisyenlere hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı hallerde “kamu yararına bozma usulü” uygulanmadı.
★ ★ ★
Biz bu ülkenin gençlerini böyle kaybediyoruz. Gelecek hayalleri kurarken, tartışmalı kararlarla mahkum edilmiş oluyorlar. Ölselerdi belki de kahraman ilan edileceklerdi. Hatırlarsanız bundan 14 yıl önce Tuğçe Albayrak, Almanya’da Sırp kökenli gençlerin taciz ettiği iki Alman kıza yardım etmek isterken tacizcilerin saldırısına uğradı ve hayatını kaybetti. Onu öldüren Sanel M, bile 3 yıl 3 ay hapse mahkum oldu.
Peki aksi olsaydı? Tuğçe tacizci gençlerden birinin ölümüne istemeden neden olsaydı cezası ne olurdu biliyor musunuz? Meşru müdafaa hakkı, kişisel zarar görme riski altında olan birini savunma hakkını da içerir. Yani sadece kendisini veya başkalarını savunmak için hareket ettiği kanıtlanırsa, ceza dahi almayabilirdi.
★ ★ ★
Elbette her olayın kendine özgü koşullarla değerlendirilir ve savunmanın orantısız olup olmadığı ve saldırganlara karşı kullanılan şiddetin meşru müdafaa sınırlarını aşıp aşmadığı dikkate alınır. Ama adalet, sadece yasalarla değil, vicdanla da işler. Aksi halde, adalet duygusunun erozyona uğradığı toplumlar körleşmeye mahkumdur. Ama biz biliyoruz ki; bu ülkede ne olursa olsun şiddete müdahale eden insanlar daima olacak! Olmalı da.