FATMA GÜLÇİN KABASAKALLI – Türkiye’nin 2022 yılında kurulu elektrik gücünde rüzgâr ve güneşin payının iki katına çıkarıldığında, elde edilebilecek ekonomik faydayı hesaplayan SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi dikkat çekici sonuçlara ulaştı. Kurum, geçtiğimiz yıl elektrik üretiminde gerçekleşmiş veriler üzerinden, rüzgâr ve güneşin iki katına çıkarılarak 43 GW’a yükseldiği senaryo ile hiç yenilenebilir enerji kullanmadan sadece doğal gaz ve kömür yani fosil enerji senaryosu modellendi. Böylece elektrik üretiminin maliyetlerini karşılaştıran bir rapor yayınladı. İlk defa Milliyet Enerji dergisiyle yayınlanan raporda “piyasa maliyetleri, ithal yakıt maliyetleri, doğal gaz sübvansiyon değerleri ve karbon emisyonlarında” 2022’de gerçekleşen verilerle, iki farklı senaryoyla karşılaştırıldığında, çok önemli kazanımlar elde edebileceği ortaya çıktı.
10 milyar dolar tasarruf
Çalışmadaki “Rüzgâr ve Güneşin Fazla Olduğu” senaryoda hesaplanan piyasa maliyetlerinin, aynı dönemde gerçekleşmiş reel maliyetlerin yüzde 24.7 altında seyrettiği görüldü. Rüzgâr ve güneşin olmadığı senaryoda ise, yerli kömür kaynaklı üretimin artmasına rağmen, emtia fiyatlarındaki artışın piyasa maliyetlerini yüzde 3.6 oranında artırdığı görüldü. Türkiye’nin elektrik üretiminde doğal gaz ve ithal kömürün oldukça büyük bir payı bulunuyor. Bu nedenle kamu bütçesinde ciddi bir ithal yakıt maliyeti yükü ve cari açık etkisi bulunuyor. Elektrik üretiminde 2022’de 18.6 milyar dolarlık ithal yakıt maliyetinin, rüzgâr ve güneş iki katına çıkarılsaydı, 8.3 milyar dolara düştüğü hesaplanırken, tamamen fosil yakıt kullanıldığında ithalat maliyetinin 21 milyar dolara çıkacağı öngörülüyor. Bir başka deyişle, rüzgâr ve güneşin fazla olduğu senaryonun uygulanması durumunda Türkiye’nin ithal yakıt maliyetlerinde 10.3 milyar dolar ülke ekonomisine kazandırılabildiği görülüyor.
Sübvansiyona gerek kalmıyor
İthal edilen doğal gaz için her ay kullanım bazlı tarifeler belirleniyor ve doğal gaz satışı bu tarifeler üzerinden yapılıyor. İthal yakıt maliyetlerindeki değişimler nedeniyle elektrik santrallerine sübvansiyonla fiyat artışlarının piyasaya etkisi azaltılmaya çalışıyor ve sübvansiyon maliyetleri kamu bütçesinden karşılanıyor. Çalışmada, geçtiğimiz yıl elektrik sektörüne satılan doğal gaz için 1.9 milyar dolar sübvansiyon uygulandığı hesaplanırken, Rüzgâr ve Güneşin Fazla Olduğu Senaryo uygulansaydı 1.2 milyar dolar sübvansiyon maliyetinden kurtulma imkânı elde edileceği ortaya koyuldu. Bu, doğal gaz için sağlanan 1.9 milyar dolarlık sübvansiyona hiç gerek kalmazken, ilaveten 1.2 milyar dolarlık sübvansiyondan da kurtulma anlamına geliyor. Böylece daha fazla rüzgâr ve güneş enerjisi ile elektrik piyasasındaki 3.1 milyar dolarlık ekonomik fayda sağlanabilirdi.
‘Emisyonlarda’ yüzde 21 düşüş
Türkiye’nin elektrik üretimi kaynaklı sera gazı emisyonlarını 2022 için 148.6 mt CO2e seviyesinde hesaplayan çalışmaya göre, rüzgar ve güneş iki katına çıkarılsaydı yüzde 21.4 düşerek, 116.8 mt CO2e olacaktı. Fosil yakıtın olduğu senaryoda ise, emisyonlarda yüzde 32.4 artış öngörüldü. SHURA Direktörü Alkım Bağ Güllü, “Rüzgâr ve güneş kurulu gücündeki bu artış, elektrik fiyatları ve piyasa maliyetini düşürürken, enerji ithalat maliyetini azaltmakta, ayrıca iklim değişikliğine neden olan karbon emisyonlarının azaltılmasına katkıda bulunmaktadır” dedi. Güllü, rüzgâr ve güneş kaynaklarının sisteme daha fazla entegre edilebilmesi için, “yatırımcı tarafında maliyet bazlı, öngörülebilir piyasa koşullarının sağlanması, enerji dönüşümü yatırımlarının gereken hızda yapılabilmesi için son derece önemli olduğunu, finansmana erişim için gerekli politikaların hayata geçirilmesi ve temiz teknolojiler için teşviklerin çok önemli” olduğunu vurguladı.