Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından enkaz kaldırma çalışmaları devam ederken bir yandan da sağlam binalardaki yapı denetimi sürüyor. Yaşanan felaketle yeniden gündeme gelen İstanbul’daki deprem olasılığı, mega kentte yapı denetimi yaptırmak isteyen ev sahiplerini harekete geçirdi. Bu süreçte sismik izolatör, karbon elyaf gibi depreme karşı dayanıklı binalar inşa etmek için başvurulabilecek sistemler ise sık sık gündeme geledi. Oysa binaların depreme dayanıklılığını sağlayan demir, beton ve bu sistemler dışında atlanmaması gereken bir diğer konu da su yalıtımı. Karadeniz Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şakir Erdoğdu, betonun asıl bileşenlerinden biri olan suyun, yapı sağlamlığını nasıl tehdit ettiğine ilişkin önemli bilgiler paylaştı.
‘SONRADAN SUYA MARUZ KALMASI TEHLİKE’
Prof. Dr. Şakir Erdoğdu, betonarme yapılarda ana bileşenlerden biri olan suyun, yapıya sonradan etki ettiğinde yapısal bozulmaya sebep olarak binanın dayanıklılığını tehdit ettiğini ve ömrünü kısalttığını söyledi. Prof. Dr. Erdoğdu, içerdiği sülfat, klorür gibi zararlı maddelerin konsantrasyonu arttıkça suyun yapı üzerindeki olumsuz etkisinin daha şiddetli olacağını belirterek yapıyı yağmur suyu, zemin suyu gibi her türlü suya karşı mutlaka korumak gerektiğinin altını çizerek, “Yapıyı bu bozulmalara karşı korumanın yegâne çözümü yalıtımdır. Yalıtım yapı sağlığı ve ömrü açısından son derece önemli” diye konuştu.
YALNIZCA TEMELİ DEĞİL SAĞLIĞI DA BOZUYOR
Yalıtım yapılmayan binalarda suyun, yapı dayanıklılığını azaltmasının yanında insan sağlığını da olumsuz etkileyeceğini vurgulayan Prof. Dr. Şakir Erdoğdu, su yalıtımı yapmamanın getirdiği riskin sadece yapının temelinde değil, tamamında olumsuz sonuçlara sebep olabileceğini de söyleyerek şunları da ekledi:
“Nemli ortamlar insan sağlığı açısından ne derece olumsuzsa malzemeler için de o kadar olumsuz. Metaller nemli ortamlarda paslanır yani çürür. Benzer şekilde nemli ortamda beton da huzurlu değildir. Bu tür ortamlar betonun yumuşamasına ve dağılmasına ve neticede ‘sağlığının bozulmasına’ neden olur. Ortaya çıkan risk yapının temellerinde olduğu kadar diğer bölgeleri için de geçerli.”
BİNADA PATLAMIŞ SU BORUSU VARSA DİKKAT!
Yapıların dış etkenlerin yanında içeriden de suya maruz kalması durumunda oluşacak tehlikeyi anlatan Prof. Dr. Şakir Erdoğdu, patlamış su borularıyla ortaya çıkabilecek durumlara da değindi. Betona sızan su zamanla betonun nemlenmesine sebep olacağını açıklayan Prof. Dr. Erdoğdu, patlak borularla gelecek 3 tehlikeyi şöyle anlattı:
“Sızan su, betonun yumuşayıp içinde bulunun kirecin çözünmesine ve betondan dışarı süzülmesine neden olur. Su aynı zamanda betonun içinde bulunan demir donatının paslanmasına sebep olur. Bu durum, betonun dayanımını yitirmesi anlamına gelir. İkinci olarak betonun yüzeyinde sıvanın ve boyanın dökülmesi sonucu görsel olarak bazı olumsuzluklar söz konusu olur. Üçüncü olarak nemlenmiş beton insan sağlığı açısından riskli bir ortam oluşturacağı açıktır.”
SU YALITIMI NASIL YAPTIRILMALI?
Yapıyı yağmurdan ve zeminden gelecek sulardan korumanın yöntemlerini anlatan Prof. Dr. Şakir Erdoğdu, bu uygulamaların nasıl yapılacağını da anlattı.
Yapı yağmur sularından nasıl koruma: Yapıyı yağmur suyundan korumada farklı uygulamalar var. Ancak özellikle fazla yağmur alan bölgeler için geçerli olan yegâne çözüm çatı örtüsü kullanmak. Örtü için kullanılan malzeme hemen hemen aynıdır. Ancak kalite farklılığı da var. Binayı özellikle rüzgâr etkisiyle yan taraflarından da yağmur suyu etkiyebilir. Bunun için sürme esaslı su geçirimsiz sıvalar uygulanabilir.
Yapı zemin sularından koruma: Zemin ve giriş katın altında kalan bölümlerde (subasman) yalıtım için ‘bitüm’ (petrolün damıtılması sırasında arta kalan, asfaltlamada, çatı ve kâğıtların su geçirmez duruma getirilmesinde kullanılan karışım) ve esaslı membran uygulaması yaygındır. Bu uygulama çok titizlikle yapılmal. İyi bir uygulama için yapıyı hem subasman seviyesinden gelen sudan hem de zemin suyundan korumak ve yalıtmak gerekir. Bunun için biraz pahalı olmasına rağmen en iyi uygulama ‘bohçalama metodu’ ile yalıtımdır. Bu yöntem de bina temelinin bir membran tabakası ile çepeçevre sarılmasıdır.
YALITIM YAPI MALİYETİNİN YÜZDE 5’İNİ AŞMIYOR
Prof. Dr. Şakir Erdoğdu, kullanılan yalıtım malzemesine göre maliyetin değiştiğini söyledi. Yalıtım malzemelerini bilmeden net bir rakam söylemenin doğru olmayacağının altını çizen Prof. Dr. Erdoğdu, “Maliyet üzerinde etkili olan faktörleri göz önünde bulundurmak gerekir. Ortalama bir rakam verilecek olursa su yalıtımı yapı maliyetinin yüzde 5’ini aşması beklenmez” dedi.