CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Ankara’nın Sincan ilçesinde muhtarlar ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, anayasa değişikliğinden önce Sincan’a bir kez daha geldiğini hatırlatarak, “Bu değişiklik çıkarsa ülke büyük sorunlarla karşılaşır’ demiştim. Ama olmadı. Sonunda malum bugünkü düzen kuruldu. Bu düzenden kim yararlı, kim zararlı? Topluma şöyle bir bakalım; esnafa bir yararı oldu mu bu düzenin? Şoförlere bakalım; onların da sıkıntısı var. Ev kadınlarına bakalım; mutfaklarda yangın var. Apartman görevlilerine bakalım; onların da dünya kadar derdi var. Çiftçiye bakıyorum; nesini anlatayım. Onun da derdi var. Demek ki bu düzen onlara da yaramadı. Peki bu düzen kime yaradı? Kim faydalandı bundan? Ben zamanında dilimin döndüğü kadar anlattım ama şimdi bunu yaşayarak öğreniyoruz” dedi.
‘OLAY BİR TÜRKİYE OLAYIDIR’
Kılıçdaroğlu, “Yarın sandık gelecek ve gideceksiniz oy kullanacaksınız. Öyle, ‘Gelin bizim partiye oy verin’ yok arkadaşlar. Öyle basit bir çağrı da yapmayacağım. Yaptığım çağrı şudur; elinizi vicdanınıza koyun ve oyunuzu öyle kullanın. İşsiz evlatlarınızı düşünün. Fakir fukarayı düşünün. Esnafı, manavı düşünün. Evinde tenceresi kaynamayan kadını düşünün, ondan sonra vicdanınız neyi emrediyorsa gidip o partiye oyunuzu verin. Bu kadar açık, bu kadar net söylüyorum. Olay bir Türkiye olayıdır. Bir parti olayı değildir. Yazık değil mi bu ülkeye? Benim sorumluluğum sizlerden daha fazla. Bunu biliyorum. O nedenle ülkeyi karış karış geziyorum. O nedenle ülkenin her kesimiyle oturup konuşuyorum” diye konuştu.
‘SİYASET KAVGA ALANI DEĞİLDİR’
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, parti olarak kendi eksikliklerinin de olduğunu belirterek şöyle devam etti:
“Ben bu millete her zaman doğruyu söyleyeceğim. Eksiğimiz var mıydı? Vardı. Kusurumuz, yanlışımız var mıydı? Vardı. Öz eleştiri de yapıyoruz. Şimdi yanlış yapmamaya, milletin sesini dinlemeye, toplumun her kesimiyle helalleşmeye gidiyoruz. Helalleşmek istiyoruz. Her kesimle de konuşuyoruz. Hiç kimsenin kimliği, inancı ve yaşam tarzını siyasete malzeme etmiyoruz. Bizim 2 kırmızı çizgimiz var; bayrağımız ve vatanımız. Bayrağımızı ve vatanımızı seviyorsa herkes bizim dostumuzdur. Yoksa biz doğusu, batısı, güneyi, kuzeyi herkesi kucaklıyoruz. Hepsi bizim insanlarımız. İnsanların kimlikleri, inançları, yaşam tarzları farklı olabilir ama aynı bayrak altında yaşıyoruz. Komşu komşunun külüne muhtaçtır değil mi? Komşularımızın kimliğini, yaşam tarzını sorgulamaya başladık. Bunlar yanlıştır. Siyaset kavga alanı değildir. Yeni bir siyaseti, yeni bir anlayışı Türkiye’ye getirmek istiyoruz.”